Hem Kırılgan; Hem Güçlü
- Duygu Çoyan
- 15 Mar 2017
- 1 dakikada okunur
Benzetme yapma huyum yıllardan beri süregeliyor. Bilmiyorum ama bir şeye benzetme yapmak yanına parantez açmak ile aynı şey gibi geliyor bana. Parantez içi cümlelerin önemini daha çok anlıyorum. Okuduğum bir yazıya ilk önce göz gezdiriyor parantez var mı diye kontrol ediyorum. Parantezin olduğu satıra gelene kadar hızlı hızlı okuyup paranteze geldiğimde yavaşlıyorum.
Kendimi şimdiye kadar bir çok şeye benzettim. Bu sıralar 0,5 uca benzetiyorum. Hani sınıfta sadece sen kullanırsın kimse de yoktur ve kimse de istemez ya onu. Kırılgandır çünkü. Hiç baskıya dayanamaz. Yavaş yavaş kırılır ne zaman bittiğini anlamazsın. Zamanla öğrenirsin kullanmayı. Narin davranırsın çünkü öyle olduğunda daha kalıcı izler bırakır kağıdında. Alışırsın. O bitmesin diye öğrenirsin, çünkü başka kimsede yoktur bulamazsın. Bittiğinde elinde bomboş bi kalemle kalırsın. Ne yazacağın şeylerin önemi kalır ne de dinleyeceğin. Koyarsın kafanı sıraya ders bitsin diye beklersin. Ben sevdiğim adamın 0,5 ucu olmak isterim mesela. Kalemi de benim kalem olsun, yüreği olsun. Aklından geçen herşeyi ben bileyim, ben olmazsam bi eksiklik olsun isterim. Narsistlik mi bilmiyorum ama böyle. Mesela yapacağı herşeyi bileyim zamanı geldiğinde ona söyleyeyim isterim. Bir nevi ajanda. Hafızam kendim için ne kadar güçsüzse sevdiğim birisi için o kadar güçlü oluyor çünkü. O unutur ama ben unutmam. Birini sevdiğimde geyşaya dönüşüyor oluşum en sevdiğim özelliklerimde liste başını zorluyor. Öyle ki o liste de pek uzun değildir. Bi kaç maddeden oluşur. Hepsi arasıra kendi aralarında kavgaya tutuşur. Şöyle söylemeliyim ( kişi burada ne söyleyeceğini bir tembel hayvan tadında saatlerce düşünüyor) 0,5 olduğumu hissettiğimde kırılmamaya yemin edeceğim.
Commenti