Geceden Düştüm Yeryüzüne
- Büşra Çoban
- 17 Oca 2017
- 5 dakikada okunur
Sorunlu bir çocukluk geçirdim. İnsanlardan kaçamayacağımı anladığımda içime sığındım. İçime kapandım.Kafamda Godot'u yarattım ve herkes onu bekledi. Bir çok insan oldum.Bazen azılı bir gangster oluyordum bazen azılı bir muhalif.Bazen kardeşini savaşta kaybetmiş minik bir çocuk. Ve sokaklarda dolaşıyordum.Boynumda "çocuklar öldürülmesin. 13 yaşındaki abim gibi" pankartıyla dolaşıyordum.Kimse dönüp bakmıyordu. Dünyaya geceden bakmayı seviyordum.Çok defa haykırmışımdır kimse dönüp bakmadı. Yazıyordum.Haykıramadığım çığlıklarımı kağıtlara döküyordum. Ama dışarıda daha büyük acılar varmış. Şairler sustuğunda anladım. Ben kendi çığlıklarımla boğuşurken vatanım ağlıyormuş. Çocuklar babalarını tabutlardan tanıyormuş. Çocuklar ölüyormuş. Bir çocuk nasıl ölür?Aklım almıyor. Bir çocuk nasıl ölür?Ellerim titriyor.
Ve şu özgürlük denen illet. Kulağımda susmayan bir güvercin gibi.Ne yana dönsem karşımda. Gülümsüyor.Burada bir tek o gülümsüyor. Bulutlar gibi,bir yere gitmiyor . Savașın ortasındayım, çocuk. Akordeon niye çalmıyor?
Çocukken babamın ceplerinden kibrit çalardım.Bir keresinde ateşledim.Ağzıma soktum. Söndü sandım.İçimde kor oldu.Bu da böyle bir şey. Aldım;içime attım,söndüremedim.Ve onun peşine takıldım.Güzel günleri bulutların ardından çıkarmak için savaşacağım.İleride seninle karşı karşıya geldiğimde gözlerimi kaçırmamak için savaşacağım.Hem belli mi olur,mart kapıdan baktırır. Beyazı görmeden ölmem,çocuk.
Karartma gecelerinde yıldızları hayal et. Düşün ki sen bir şirin babasın.Kendi ütopyanda kralsın.Kaçtığın tek şey seksen yaşında kedisinden başka bir şeyi olmayan bir adam.Düşün ki seni yatağından uyandıran top tüfek sesleri değil.Bir sabah uyanmışsın ve annen kulağına fısıldıyor.Düşün ki, seninle konuşan bir gökyüzü var ve martılar bile şarkı tutturuyor.Düşün ki on iki yaşındasın ve yakılmıyor kitapların. Düşün ki birinin elini bile tutmadan gönderilmiyorsun bayrak uğruna kanını akıtmaya.Düşün ki ananın gözlerindeki çaresizlik ufuklara karışıyor ve yağmur olup aktığında sen sıcacık evinde ondan masallar dinliyorsun.Düşün ki ayrılmıyor çocukluğun hiç başucundan ve o çocukluğun tüfek seslerini duymamak için kulağını tıkadığın gecelerden oluşmuyor. Şimdi dikil karşıma çocuk ve sor :"Çocukluğumu aldın benden."de."Çocukluğumu...Niye?" Sana içinde peri masalları yaşatan denizi göstereceğim.
Kalemlerin dilinden anlarım ben.Şairlerin,yazarların...Tüfekçe bilmem.Memleketce bilmem.Coğrafyalarım vardır. Sınırlarım yoktur.Sevginin evrensel olduğuna inanırım.Bir de çocukların öldürülmemesi gerektiğine. İnsanın ülkesine olan sevdasının güzel bir şey olduğunu düşünürüm.Ama şunu da bilirim,insanın dünyaya olan sevgisi çok daha güzel bir masaldır.
Hayatım boyunca ölümün kıyısında olmadığım yerlerden korkmuştum.Burada uçurumlar biriktiriyorum.Burada savaş insanları uçurumun kenarına getiriyor.Ya kaybedersin;atlarsın ya kazanırsın; yanındakini itersin.Korkuyorum çocuk.Kazandım diye geriye döndüğümde bu uçurumların boğazıma batmasından korkuyorum. Elimdeki kan kokusuyla mutlu pazar kahvaltılarına oturmaktan korkuyorum.Gözlerinde cesetler taşıyan onca insanı gördükten sonra mutlu olmaktan bile korkuyorum.Ama kaybedemem çocuk. Söz verdim.Kanımın aktığı yerde adını yaşatacağım,söz verdim.İstiklalin için savaşacağım. Bu belki sana bir şey ifade etmiyor.Şöyle söyleyeyim;sana uçurtma uçurtmayı öğretmek için savaşacağım.Bu topraklar bizim olacak ve iktidara güvercinleri koyacağız,çocuk.
Dünyaya gecenin olduğu yerden bakmayı seviyorum, demiştim. Oysa hiç pencerem yoktu. Şimdi savaşın olduğu yerden bakıyorum. Ve burada kimse konuşmuyor. İnsanın acısını bile martılar avutuyor.Bir gün ben dedim.’’Konuşun oğlum.Konuşun.Bu sessizlik kulağımı yırtıyor.’’ Söylemediklerinden anladım ki yaşadıklarını hatırlamak istemiyorlar. Hatırlasalar düşünecekler. Düşünseler kılcal damarlarına kadar acı çekecekler.
Onca acının üstüne büyük bir ülke dikilecek çocuk. İçinden ne büyük şairler çıkacak,sen ne şiirlere tutulacaksın. Haritaları aşan şiirler patikana çıkacak. Sen her mısrasına darağacı kuracaksın ve her dizesinde kendini asacaksın. Ama her seferinde yaşayacaksın. Mermilere söz hakkı vermemek için yaşayacaksın. Mete diye bir komutan olacak. Kuşların bile soğuktan donduğu bir dağda rüzgarı susturacak tonda askerlerine bağıracak."Uyumayın oğlum!"diyecek. "Uyumayın. Siz uyursanız herkes ölür." Sözleri beğenilmeyecek, tiye alınacak. Oysa ki yanlış söylüyor. Bir vatan kadar yanlış söylüyor. İnsanlara yönelmiş olmalıydı.Tükürürcesine bağırmalıydı.’’Uyumayın."demeliydi."Uyumayın.Siz uyuyorsunuz.Onlar ölüyor." Belki Nazım diye bir adam gelecek. Vera diye bir kadını çok sevecek."Büyümez ölü çocuklar. "diyecek. Yine savaşlar olacak, yine çocuklar ölecek. Mavi bir motosikletiniz olacak. Gökyüzüne diye çıktığınız her seyahatte bu denize geleceksiniz. Her iyi insan gibi sizin de şiirleriniz olacak. Dünyayı susturup şiirlerinize devam edeceksiniz. Ben sizi dinliyor olacağım. Belki ileride büyük, modern bir dünya kurulacak. İçinde bir sürü insan olacak. Ruhları bile birbirine değmeyen bir sürü insan... Kafalarını çukurdan kaldırmayan bir sürü insan... Birileri gelip onlara hayatta olduklarını hatırlatmadıkça yaşadıklarını bile unutacaklar. Başarılı olmayı çok konuşulmak olarak algılayacaklar. Onu da kişisel gelişim kitaplarından öğrenecekler. Kendilerine ait bir şeyleri olmayacak. Düşünceleri bile indirimden alınmış olacak. Vatan sağ olsun nidaları klavyelerinde asılı kalacak. Bir çocuk öldüğünde ilk önce memleketini soracak ve aldıkları cevaba göre üzülecekler. Ölen çocuk çıkarlarına ters düşen bir bölgedense o çocuk ölümü hak etmiş olacak. Coğrafyaları olmayacak. Irklarında boğulacaklar. Nasıl bir kaosun içinde olduklarının en yakınları yok olmadan farkında bile olmayacaklar. Güneş bile onlara sırt çevirmeye başladığında bir şeyler yapmaya çalışacaklar. Ayaklarındaki prangalarla değişime koşmaya çalışacaklar. Bedenim adını bilmediğim bu dağda çürüyüp gitmese onlara babalarının cebinden kibrit çalmalarını söyleyeceğim.O kibriti ağızlarında söndürmelerini söyleyeceğim.Özgürlüğü içlerinde hissetmeleri gerektiğini söyleyeceğim.Ayaklarındaki prangalarla hiçbirinin özgür olmadığını ve öleceklerse bu ateş uğruna ölmeleri gerektiğini söyleyeceğim.
Șimdi tüm suç silahlarda. Ne yaptılarsa onlar yaptılar. Ben bir şey yapmadım. Çocuklar ölüyor.Ben bir şey yapmadım.Martılar bile küstüler artık bize.Ama ben bir şey yapmadım.Çocukluğumu paylaştığım adam son nefesini sırtımda verdi.Ben bir şey yapamadım. Umut adına martı olacaktı. Tabut oldu. Bir şey yapamadım. Hayatım boyunca kalemimle savaştım.Tüfekçe bilmem.Kelimelere insanlardan daha çok değer yükledim.Ölen çocukların ardından şiirler yazarım ancak.Dünyayı değiştirecek insanların şairler olacağına inandım.İstasyonlar biriktirdim içimde.Çok defa dünyayı kustum.Yerli yerine oturtulmuş kelimelerin insanlara silahlardan daha çok acı vereceğine inandım.Ama burada kelimelerin bir anlamı yok.Önümde iki seçenek var.Ya uçurtmamız göklerde salınacak ya ben toprağa karışacağım.Sen içini ferah tut çocuk.Uçurtmamız göklere çok yakışacak.Ve ben toprağa dokunacağım.Ölmeden önce bulutlar elimi tutuyor olacak.Ben uçurtmanı özgürlüğe kavuşturduğun yerde Feride'yi özlüyor olacağım.
Buraya gelmeden ona onu ne kadar sevdiğimi söylemedim. Söyleseydim o ölecekti. Beklemekten ölecekti. Ben ölecektim. Pencere kenarındaki siluetini düşlemekten ölecektim. Bir şey yapamadım. Dedim ya ölen çocukların ardından şiirler yaralamaktır işim. Kokusuna dokundum sadece. Silahımı sakladım.Kulağına özgürlüğü fısıldadım.Boş bir kâğıt sıkıştırdı cebime."Yazmayı seversin,içini sen doldur."dedi.Hiçbir şey yazmadım.Cebimdedir hala.İçinde söylenmemiş onca söz birikti.İçinde ben biriktim.Düşlerim birikti.Dünyanın en güzel şiirlerinin en güzel mısraları birikti.Anamın çizgili gözleri,ölen çocukların bedenleri birikti.Kuşları öldüren silahlar,başucumda ölen yiğitler birikti.Yüreğimin altında birikti. Yüreğimin altında... Düşündükçe acı veriyor. Bedenime batırılmış sigara külü kadar acı veriyor.
Düştüğünde seni ayağa kaldıran bir inanç bazen reçellere de üstün gelir. Geriye dönersem eğer dünya bir iki dakikalığına susacak. Silahlar susacak. İnsanlar susacak. Gökyüzü bile susacak.Ben karşısına dikileceğim.Kazanmış olmanın verdiği inançla gözlerine bakacağım.Birikmiş cesaretimi elleri ile buluşturacağım.Dünya bizi dinliyor olacak. Al yazmalı elbisesi bile bizi dinliyor olacak. Cebimdeki boş kağıdı çıkaracağım. İçimdeki kaosu çıkaracağım. Ona hürriyet kadar hasret olduğumu söyleyeceğim. Şairleri sermayesi yapacağım aşkımızın. Beş reçelli kahvaltılardan bahsedeceğim. Yaralarımı açacağım. Beni kelimelere hapseden insanları anlatacağım ona. Ve yazdığım her kelimenin elimi nasıl kanattığını anlatacağım.
Şimdi çocuk, çok yorgunum. İnan çok yorgunum. Yüreğimde ölü çocuklar biriktirdim. Çok yorgunum.Bir sürü insan öldürdüm.Çok yorgunum.Çocukluğumun geçtiği yerde çocukluğumu gömdüm.Çok yorgunum.Sesimde ölü çocuklar yaşatıyorum.Duymuyor musun?Komutanım bile ağlıyor artık hasretinden,görmüyor musun?Güneş bile yoruldu artık. Ben çok yorgunum.
Savaştayken umutlarım örseleniyor, çocuk. Sen kusuruma bakma.Yağmur kadar üzgünüm çocuk ama gözlerim hala yıldızlarda.Savaştayken bir onlar yanında.Umudu taşıyan şiirlerin bile toplamış bavulunu ayrılıyor yavaş yavaş memleketinden,yüreğinden.Ardından bakıyorsun.Yarım kalmış mısraların canını yakıyor ,sen bakıyorsun.Ama inancım var çocuk.Öyle bir gün gelecek ki silahların yerini kelimeler alacak.Silahlar sustuğunda kelimeler konuşacak.Ve en keskin kim yazarsa o kazanacak.
Bunları kağıda döktüğümde yirmi dört yaşındaydım. Hala yirmi dört yaşındayım. Şairler eksik demiş. Büyümeyen sadece ölü çocuklar değil.Sesinde ölü çocuklar biriktirenler de büyümez.Yılgınlıklarım birikti içimde.Hala acıyorum.İçine yağan yağmur kadar acıyorum.Ama Feride’nin sesi kulaklarımda.Her sabah kalkıyor,mutlu insanlar gibi mutfak penceresindeki reçellerin tozunu alıyor.Çiçeklerini bayram için süslüyor ve bana süt reçelli kahvaltılar hazırlıyor . Birhan Keskin'i anıyoruz bir gün, ertesi gün Ahmed Arif'i. Bazen balıklar bile bizi dinliyor. Hissediyorum. Feride evimizde süt reçelleri hazırlıyor kış için.Çocuklar bize el sallıyor.Balıklar bile bize özeniyor.Hissediyorum.
Commentaires