Yeni Trendin Gözler Önünde Yükselişi
- Mustafa Oğuz
- 10 Ara 2016
- 3 dakikada okunur
Son dönemde geniş bir tabanda karşılık bulan popülist dalga ve aşırıcılığın yükselişi Avrupa ve ABD'de mevcut siyasal düzeni derinden sarsıyor. Küresel etkiler doğuran, büyük yankılar uyandıran ilk somut adım olan 'BREXİT'ten sonra Kıta Avrupasında hızla yayılan ve büyüyen çatlak sesler, beraberinde yeni sorgulamalarla birlikte kimi kesim için bir çıkış umudu, kimi kesim içinse filizlenen bir tedirginlik getirdi. Brexit sonrası Avrupa'nın geri kalanında ve yer yer ABD'de baş gösteren ayrılıkçı ve aşırıcı rüzgarlar zamanla büyük kitleleri etkisi altına aldı. Hali hazırda mülteci krizinin getirdiği tedirgin ortam, bu yeni akımların potansiyeline entegre olunca Avrupa siyasetinde gündem alttan alta değişmeye başladı. Öte yandan ABD'deki başkanlık seçimlerinde ilgi çekici bir aday olan Donald J. Trump'ın Beyaz Saray'a giden yolda tüm rakiplerini eze eze Oval Ofise ulaşması, yüksek potansiyelli bu yeni akımın geniş bir tabanda nasıl heyecan yarattığını gözler önüne serdi. 8 Kasım'da sandıklardan çıkan sonucun, yeni bir dünyanın gelişiminin başlangıcı olduğu daha o günden konuşulmaya başlandı.
ABD başkanlık seçimleri sonrası oluşan belirsizlik ortamı Avrupa'yı tedirgin ederken Avro bölgesi geçtiğimiz hafta bir yeni belirsizliğin daha doğuşuna sahne oldu. İtalyan referandumundan yenik ayrılan başbakan Renzi'nin istifasını açıklaması, Avrupa'nın yeni evladı olan aşırıcı akıma daha geniş bir ortam tanıdı. Bir süredir dolar karşısında azar azar eriyen Avro, zaten muhaliflerine zemin hazırlamış, ortak para birimi karşıtları 'Biz demiştik' homurdanmalarına başlamışlardı. Yunanistan'dan sonra İtalya'nın da ekonomik bir kargaşa içine girebileceği korkusu Avrupa siyasetinde buram buram hissediliyor. Avro bölgesinin en büyük 3. ekonomisi olan İtalya'da, referandumda 'Hayır' kampanyasının başını çeken 5 Yıldız Hareketinin olası iktidarı durumunda çok farklı şeyleri konuşuyor olabiliriz. Nitekim, şimdiden Avro bölgesinden çıkış senaryoları Avrupa medyasında kendine yer buldu. Önümüzdeki yıl Almanya, Fransa ve Hollanda'da gerçekleşecek olan seçimler, bu noktada kritik önem taşıyor. Trump'ın seçilmesi sonrası son sürat yayılan spekülasyonlar Amerikan Dolarını küresel piyasalarda güçlendirirken, içeride olası bir enflasyona karşı gelmesi planlanan faiz artırımı doların yükselişini perçinledi. USD karşısında yudum yudum, günbegün erimeye yüz tutan Avro ise, kullanıcıları tarafından büyük bedeller göze alınarak istenmemeye başlayabilir. Avro bölgesinin olası dağılması ise, Avrupa'da baş edilmesi gereken büyük problemler doğuracaktır. Neler olup biteceğini hep birlikte göreceğiz.
Avrupa'nın bu karışık, belirsiz ortamı; ABD'de Trump'ın Orta Doğu'daki problemlere ilk etapta eğilmeyeceği söylentileri ise ABD ve Avrupa dışında kalan coğrafyalarda alarm verdirmeye yetiyor. Suriye'de 5 senedir devam eden savaş ortamı beraberinde mülteci krizini getirmiş, bölge ülkelerine, özellikle Türkiye'ye büyük külfet getirmişti. Arap Baharı ile başlayan Orta Doğu'daki karışık ve yüksek şiddet içeren iklimin faturası önce bölge ülkelerine, sonra Avrupa'ya mal oldu. Akdeniz'in bir toplu mezara dönüştüğü günümüzde, mevcut siyasal belirsizlik ortamı Suriye'de ve Irak'ta köklü ve kalıcı bir barış getirecek formülü bulmak adına yürütülmesi beklenen müzakere süreçlerini baltalıyor. Musul operasyonu sonrası kurulan masada oturabilme yarışı ise, huzur ve barış beklentilerinin önüne geçti. Politikanın acı yüzü, bölge insanına yine gülmedi. Özellikle Halep'te yaşanan insanlık dramına karşı tepkisiz kalan ABD, Avrupa ve bir çatı kuruluş olarak BM, siyasi hesaplar doğrultusunda savaşın kızıştırılmasına ve savaş suçları işlenmesine göz yumuyor. Bu noktada özellikle ABD ve Avrupa'da yükselen yeni trendin doğuracakları hayati önem taşıyor.
Avrupa'da aşırıcı akımın kuvvetlenmesi sonucu doğabilecek ortam 1918 öncesi duruma benzeyebilir. Böyle bir durumda, hali hazırda Orta Doğu'da sürmekte olan savaş ortamı daha büyük bir çekişmenin ve belki savaşın fitilini ateşleyecektir. Şuan için bir dünya savaşından bahsetmek çok uçuk olsa da, gelişen yeni popülist ve aşırıcı akımla birlikte, yaşanan sürecin bu yöne evrilebileceğini öngörmek ve tedbirler almak çok önemli. Bir an önce Orta Doğu'dan başlayarak küresel anlamda bir huzur ve barış ortamı tesis edilmeli, siyasal hesaplaşmalar ise diplomasi sınırları içerisinde görülmelidir. Aksi halde şu an belirsizlik atfettiğimiz kasvetli ortam, yerini vahim çekişme ve çatışmalara bırakabilir. Bu noktada Birleşmiş Milletler'in dünyada barış ve huzur ortamını tesis etmek ve korumak adına derhal kuruluş amaçları doğrultusunda harekete geçmesi gerekmektedir.
Sonuç olarak, yükselmekte olan yeni trendin Avrupa, ABD ve belki tüm dünyada siyasetin zeminini tuzla buz etme ihtimali mevcut. İki dünya savaşı ardından iyice kayalaşan siyaset zemini popülist ve aşırıcı akımla birlikte karılmaya başlandı. İlerleyen günlerde, mevcut siyasal zeminin, içerisinde boşluklar barındırdığını görebiliriz. Nasıl ki, içinde hava bulunan bir toprak, üzerinden geçildikçe sağlamlaşıyorsa, böyle bir durumda siyaset zemininin yeniden sağlamlaşması ve taşların yerine oturması için büyük tepişmeler gerekebilir. Bu noktada ise BM başta olmak üzere bütün küresel, bölgesel ve yerel aktörlere büyük sorumluluk düşüyor. Huzur ve barış ortamını tesis etmek ve korumak , siyasi hesaplaşmaları diplomasi sınırları içerisinde halletmek için derhal adımlar atılmalıdır. Aksi halde endişe etmemiz gereken sadece illegal aktörlerin terörü olmayabilir..
Comentarios