Kadınlar ve Hakları
- Sabri Çıvgın
- 23 Eki 2016
- 2 dakikada okunur
İlk yazıma Kadın Hakları’na değinerek başlamak istedim çünkü;bu konu ne kadar savaş,yıkım,soykırım ve canice saldırıların gölgesinde de kalsa aslında hep varolmuş ve bizim medyaya ne kadar yansıdığıyla ya da mahallemizde,evimizde,akrabalarımızda gördüğümüz ve duyduğumuz şeylerle bilgi sahibi olduğumuz bir konu.. .Aslında siz okurlarımız şu ana kadar yazdıklarıma bakarak beklide şunu düşündünüz; 'Bu da bize yine kadın haklarıyla ilgili olarak yine şiddetten,darptan,istismardan yada vb. konulardan bahsedecek..'.
Ama ben bu yazımda Kadın Hakları’na farklı bir perspektiften bakacağım.Yani; 'Kadın Hakları’nın Avrupa'daki gerçek savunucusunu kısaca tanıtıp onun Kadın Hakları için yaptığı çalışmaları ve eylemleri yazacağım.Ama bunu yaparken de, tarihsel gerçeklikleri göz önünde bulundururken biraz da yorum katacağım.İlk olarak Avrupa'daki bu cesur Kadın Hakları savunucusu Clara ZETKIN’in hayatından kısaca bahsedecek olursak: Özel hayatı da yaşamı gibi çalkantılı ve olağandışı geçmiştir. Sevgilisinden 2 erkek çocuğu vardır,sevgilisi ölünce ise onun soyismini almıştır.Bu ilişkisinin ardından ise bir kez evlenmiş, bu ilişkiside 19 yıl sürmüştür. Clara'yla birlikte, o dönem Rosa LUXEMBURG da kadın hakları konusunda
çalışmalar yapmıştır fakat Rosa, Clara’ya göre Kadın Haklarının savunulması ve bu konu için yapılan çalışmalar bakımından daha pasiftir.Aynı zamanda Clara ile Rosa devrimci radikal solun önde gelen isimleri arasındadırlar. Marksizmden büyük ölçüde etkilendikleri de ,mecliste yaptıkları konuşmalardan ve yazılarından anlaşılmaktadır. Clara en çok kadınlar için oy hakkı ve fırsat eşitliği gibi konularda kadın politikalarına eğilmiştir. Bu konularda yaptığı çalışmalar Avrupa'da Kadın Haklarının dinamiğini oluşturur. Bunların yanında, Sosyal Demokrat Kadın Hareketi'ni geliştirmeye çalışmıştır. Buna bir örnek verecek olursak, Kadın gazetesi olan Die Gleichtten’nin editörlüğünü bir süre üstlenmesi ve kadının daha etkin olması ve değerinin bilinmesi konularında bilinçlendirici yazılar yazması ve paylaşmasından bahsedebiliriz. Ayrıca Lenin ile de Kadın Sorunu üzerine bir görüşme yapmıştır.
Hani yazımın başında demiştim ya cesur bir savunucu diye, buna da bir örnek verecek olursak; 1.Dünya Savaşı sırasındaki hükumet karşıtı politikaları yüzünden çok kez tutuklanması, buna rağmen çok dirençli ve cesur bir kadın olarak Berlin’de Savaş Karşıtı Sosyalist Kadınlar Konferansını düzenlemesini konuşabiliriz. Editörlüğünü yaptığı Die Gleichheit’de yayımladığı yazıların amacı ve hedefi, belki de çok çaba sarf etse de, zaman harcasa da kadınlara özel bir gün olan 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kazandırmaktır ve kazandırmıştır da. 2. Enternasyonel'e bağlı Kadınlar Toplantısı'nda 8 Mart 1957’den itibaren bu günün Dünya Kadınlar Günü olarak kutlanması için meclise bir öneri sunmuş ve bu öneri kabul edilmiştir. Aslında bu öneri; kadınların erkeklerle eşit haklara sahip olmak yolunda verdiği savaşın temsili başlangıcıdır. 8 Mart 1957’de A.B.D’nin New York şehrinde tekstil sektöründe çalışan yüzlerce kadının düşük ücretlerini,uzun çalışma saatlerini, ve insanlık dışı çalışma koşullarını protesto etmek için grevler yapması olarak kabul edilmektedir. Kadın Hakları mücadelesinde 1975 yılı büyük özellik taşımıştır. Çünkü bu yıl ilk defa Uluslararası Kadınlar Yılı olarak kutlandı. Bu yıl etkinlikleri içinde BM, 8 Mart’ı Dünya Kadınlar Günü olarak kutlamaya başladı.1977’de ise 8 Mart Ulusararası Barış Günü olarak kutlanmaya başlandı. Bu kabulün nedeni ise ;dünya barışının korunması,sosyal gelişim için ve temel insan haklarının kullanılması için kadınların da kendilerini geliştirmeye olan ihtiyaçları idi, bunun yanında ise kadınlara eşit haklar verilmesinin dünya barışını güçlendireceği kanısı da hakimdi..
Devamı haftaya...
Comments