Usulsüz Dayanışmalar Ülkesi
- Mustafa OĞUZ
- 31 Ağu 2016
- 1 dakikada okunur
I.
Keşke sen, Küçük bir kız heyecanıyla, Uygun adım, bir trenin camlarından bakarken Seni koruyabilsem..
Oysa ben camlardayım Seni koruyamam. Sana her gece Bıkmadan bağırsam da Sesimi duyamazsın.. Dokunamaz sana nefesim Benim uykularım Günden güne ayrı bir şiddetin Esiri olarak öldürülürken Sen, gönülsüz çizgilerin Beyaz treninde Her köşede uyuyabilirsin..
II.
Henüz gençken Kırışmış bir suratı Yüzüme baskı makineleriyle Giydirdiklerinde, Buram buram mürekkep kokuyordum..
Ben! Bu mecralara beşikten gelen Bir hergeleyim..
III.
Koş! Dümdüz çayırlarda rüzgarları arkana alarak Bir çocuk, böyle eğlenebilir ancak.!
IV.
Sen! Beyaz peleriniyle Sahillerde gezinen peri
Sahildeki kumlarla saatini doldur İnsan, saati dolduğunca güneşe dokunur..
V.
Ufukta batan; Gıcırdayan dalgaların Canına kastettiği Bugünün güneşidir..
VI.
Hayal ile hayat arasında Hayatla ölüm arasında Daha başka ne olabilir?
VII.
Sahillerde bir sene Buralarda bir gündür Bir trenin camlarında hayaller sürgülüdür
Sen, Kırmızı rujlu ağzını Bir puştla paylaşmadan önce Hoşuma giderdin..
Şimdi Sen bir trenin içindeki Hür hayatını yaşa! Elbet bulacak seni de Bir garip yaşlılık hali Henüz bedenin gençken Ölümü tadacaksın Üç gün üç gece gömüleceksin Dördüncü gün sokaklarda kalacaksın Akşamlarda çoktan kalacaksın..
-Akşamlar.. O akşamlar ki Bir rakı sofrasının en flu zamanlarında Anason kokusunu Hoş rüzgarlarıyla burnuna çalarlar..-
Güneş henüz batmamışken Akşama kaçacaksın.. Seni gökyüzünün tezgahında doğrayacaklar Ateşte bir güzel yakacaklar Canın yanacak Ağlamayacaksın! Ağlamayacaksın..
VIII.
Henüz rimelini yeni çektiğin Hafif çekikçe gözlerin Bir gün kendiliğinden kapanıverecek.. Sen de camlarda silineceksin Elbet bir gün öleceksin..
Comments