Kadın Haklarına Bakış
- Elif Deregözü
- 24 Tem 2016
- 2 dakikada okunur
Herhalde kadınlar üzerine, kadın hakları üzerine binlerce makale, deneme ,kompozisyon birçok sey yazılmıştır. Birileri onların haklarından ya da hak etmediklerinden bahsedip durmuşlardır. Bu durum benim kadın olmamın dışında bir insan olduğum için benim vicdanımı hep sorgulayıp durmuştur. Birileri bizi savunuyor dahi olsa savunulmak zorunda olmaktan rahatsızlık duymuşumdur. 16 . yüzyılda "Kadın insan mıdır?" diye bir tartışmanın geçmesi bile tüyleri ürperten bi durum değil mi sizce de? Acaba erkek hakları üzerine kaç tane yazılmıştır? İşte zaten meselenin koptuğu yer de tam olarak burasıdır. İnsan olarak değil , kadın - erkek olarak bakıyorlardır meseleye..
Osmanlı da İslam Hukuku na dayanarak , ki aslında meseleyi çok yanlış anlamış olacaklar, iki kadın bir erkeğe denk deyip, yine bu denkliğe dayanarak bir erkek dört kadınla evlenebiliyordu. Kadının boşanmaya hakkı olmadığı gibi erkek tek sözüyle kadını boşayabiliyordu. Kadın çalışma hayatında yoktu. Kölelere özgürlük diye başlayan dinimize rağmen var olan cariye kavramına hiç girmiyorum bile. İstiklal savaşından sonraki devrimlerin en önemlilerinden biri de işte kadının hayatına kattıklarıdır. Kadını hayata katmalarıdır. Peki ya günümüzde Türkiye de artık her kadın gerçekten tüm haklarının farkında mı bunları geçirebilmiş mi hayatına? Ne yazık ki hayır. Ne yazık ki hala daha kendini tam olarak bir birey olarak göremeyen, kendi hakkını savunmak bir yana, onları reddeden kadınlarımız olmakla birlikte ,gülünçtür ki bir erkek bir kadına karşı kadın haklarını savunabilir durumda.
2011 yılında yapılan bir araştırmaya göre intihar eden erkeklerin sayısı kadınlardan daha fazladır. Bununla beraber intihar eden erkeklerin yaşı genel olarak 70 yaş üzeri olarak görülürken kadınların ki 15 ile 24 yaş arasındadır. Bizim burada kadını genç yaşında ölüme iten sebepleri düşünmemiz gerekir. Eğer onlar gerçekten yaşamda kendilerine tam olarak bir yer görüp, kendilerini hissedebilselerdi böyle korkunç bir şeye kalkışırlar mıydı? Bunun yanında ölümü değil hayatta kalmayı tercih etmis olup ama hayatta ki tek gayesi çocuk doğurmak olan kadınlarımız da var. Bunu onları kesinlikle küçümsediğim için değil daha fazlasını yapabileceklerini, yapmalarının gerektiğini düşündüğüm için söylüyorum . Ülkemizde 2001 yılında yapılan yaşa özel doğurganlık hızı araştırmasındaki yaş aralığı 20-24 iken bu aralık 2011 yılında 25-29 olarak görülmektedir. Bu durum kadının anne olmanın yanında okumakla, bilim ve sanatla kısacası hayatla olan ilişkisinin daha iyi bir yere gittiğini gösteriyor. Fakat bunun tam aksine bakıldığında bizi üzen bir istatistik de şudur ki : 2013'te öldürülen kadın sayısı 237, 2014'te 294, 2015'te iste 303 .
Cehaletin, kötülüğün bir göstergesidir bu durum. O adama o kadını neden öldürdüğünün hesabı sonuna kadar sorulmalıdır. Ama artık kadın erkeğe bu fırsatı vermemelidir. Bilgisiyle, özgüveniyle, tüm benliğiyle öyle birinin karşısında dimdik durabilmelidir. Artık kadının hayattaki yerini düşünürken ona sadece kadın olarak değil, aslında en önemli sebep olan, insan olarak bakılmalıdır. Ve ileride artık insan haklarının dışındaymış gibi kadın haklarının savunulmasına gerek kalmamalı, herkes kadının kendi hayatını , kendisinin yaşaması gerektiğinin farkına varmalıdır.
Comentarios