Bir Adam...
- Mazlum Demir
- 3 May 2016
- 1 dakikada okunur

Attığı o uzun adımlarıyla önünü bulanık gören adamın hikayesi... Bakmayın öyle dediğime; özetle üç harf, bir kelime ve belki ilerde bunlardan oluşan bir dünya... Henüz 20'sine basmamış adımlarının arasında, zamanın akan suyuyla farkına varamadığı hayata koşarcasına giden bir genç. Geç kalmışlığıyla yeni tanışan ve yalnızlığının kaygan zeminine basıp, kalbini incitip, aklını yitiren bir adamın hikayesi. Tam da bu noktada başladı işte yaptığı tüm delilikleri...
Bahsini ettiğimiz adam göğün mavisine aşık olup gecenin siyahında kaybolur. Anlayacağınız tabiatın bile aldatışına , mavinin yanında siyahın da büyüsüne kapılmış bir mahkum... Neyse biz adama gelelim, adam fazlasıyla geçmişte. Şimdiyse deliliğin içinde bir aşkta. Tıpkı dünyanın üzerine düşen güneş gibi kalbine düşürdüğü kadının dünyasına doğup, onun dünyasına batan bir adam. Önünü bulanık görmesi bu yüzden, adımlarının hızını alamayıp düşüşü de. Yani bu adam bildiğiniz türden bir deli değil. Deliliğin gücünü adamlığından alan, adamlığını ise sevdasında gizleyen biri. Bir yürek dolusu aşık.. Elinde çift kişilik biletiyle adını aşk koyduğu iki kişilik dünyasına ise uçmaya hazır. Ve o dünyanın liderliğine aday, yani kalan o bir oy ile, yalnızlığının çaresizliğiyle kalbini inciten o aşkın mahkumu değil, iyi huylu bir gardiyan olmayı kollayan bir adam.
Yani bu adam siyahın içindeki o ay, kadın ise etrafında serpilen yıldızlardan biri. Adam çaresizce koşuyor geç kaldığını düşündüğü yıldızına. Ama ayağını kaydıran yıldızlardan biriyle başlıyor tüm deliliği..
Comments